forex.pm forex forum binary options trade - Turkey - Elliott Dalga Analizi – Fibonacci Analizi ile bir öngörü çalışması.
  • Welcome to forex.pm forex forum binary options trade. Please login or sign up.
 

Elliott Dalga Analizi – Fibonacci Analizi ile bir öngörü çalışması.

Started by Turckey, Apr 23, 2020, 10:42 am

Previous topic - Next topic

0 Members and 1 Guest are viewing this topic.

Turckey

Elliott Dalga Analizi - Fibonacci Analizi ile bir öngörü çalışması.
(Tuncer Şengöz'den özetler)
Tuncer Şengöz, borsanaliz.com sitesinde 26 Ekim 2008 tarihli Not Defteri nde ( Bu günlerde IMKB dahil dünya borsaları dip yapma çalışmasına devam ediyorlardı ve 17 Kasım haftasında da dibi görüp büyük ve hızlı bir çıkışa başladı - IMKB100 TL, 27 Ekim haftası 27800-17 Kasım haftası 20900 değerlerini gördü.) değişik endeks, döviz, bono değerlendirmelerinde bulunduktan sonra, "Piyasanın etkin olduğu, rastgele hareketlerden oluştuğu, öngörülemeyeceği ve hiçbir trend ya da modeli izlemediği iddialarının geçersizliğinin kanıtı, 1930'ların sonunda teorisini Doğanın Kanunu olarak tanıtan Elliott'un ana modeli olan itkinin, Dow Jones Sanayi Endeksinin bir yüzyıllık grafiğinde aynen modelde öngörüldüğü biçimde oluşmasıdır" demektedir. Yazının son kısmında da "En uzun vadede nerelerdeyiz? Neler oluyor?" başlığı altında şu değerlendirmelere devam etmektedir.
Yukarıdaki resim, 1800'den 2005'e kadar, hisse senedi fiyatlarının ne şekilde ilerlediğini gösteriyor. Grafiğin 20. yüzyıla ait olan bölümü Dow Jones Sanayi Endeksi'ne ait. Grafik, daha önceki zamanlara doğru, aynı endeks mantığı ile oluşturulduğu için, dalganın 200 yıllık seyrini kesintisiz olarak yansıtıyor. Bu grafikte 1929 çöküşünün, (IV) olarak etiketlenen dalga olduğu görülüyor. Çöküşte endeks (I)-(III) / (II)-(IV) kanalının dibinden savruluyor, daha sonra tekrar kanalın içine giriyor. Elliott, 1940'lı yıllarda, dalga prensibinin temel ilkelerini duyururken, (IV) no'lu dalgalar kanal dibinden savrulduğunda, (V)'lerin de kanal tepesinden savrulmasının beklendiğini yazmıştı. Tam da Elliott'ın öngördüğü biçimde, hisse senedi fiyatları 1990'lardan itibaren Supercycle dereceli bir yükseliş kanalının tepesinden savrulmaya başladı. Sadece bununla kalsa gene iyi: 1930'lardaki dipten başlayan yükseliş dalgası da, 1980'lerde kanal dibinden savrulduktan sonra 1990'ların sonlarından itibaren kanalın tepesinden savrulmaya başladı. Bu grafiğin anlattığı hikaye çok açık: Hisse senetleri tarihsel ölçekte bir spekülatif çılgınlığın en tepesine savrulmuştu. İnsanlık tarihi boyunca görülmemiş ve bir daha da yüzyıllarca görülmeyecek bir spekülatif patlamanın zirvesine çıkılmıştı.
İşte şimdi o zirveden düşülüyor. Bu düşüşün yakın vadede, yakın seviyelerde sona ermesi bence hayaldir. Dip, çok büyük ihtimalle, en kötümser analistin bile öngördüğünden daha derinde olmalıdır. Ancak bu dibe ulaşmak tahminlerin ötesinde bir zaman sürebilir. Bence bu süre, en az üç neslin ömür süresi kadar olacaktır. (Burada Şengöz, 1700-1800 ve 1900'lü yılları referans alarak söylüyor. Ancak günümüzde hızlanan hayat ve süratlenen değişim bunun en fazla 1-2 nesil süresince gerçekleşebileceğini göstermektedir.) Dalga en dibe vurduğunda da, yeryüzünde yaşayan insanların çoğu, bir zamanlar hisse senetleri üzerinde bu ölçüde spekülasyon yapıldığını çoktan unutmuş olacaktır. Finans tarihçileri dönüp de geriye baktıklarında bizim yaşadığımız çağlarda bu ölçüde hisse senedi spekülasyonu yapılmış olmasına gülüp geçecektir; Aynı bizim 17. yüzyılda lale soğanları üzerine spekülasyon yapılmasına gülüp geçtiğimiz gibi.
İnsan, hisse senedi fiyatlarının ucuzladığını söyleyenlere, tarihin hangi noktasında durulduğunu biliyorlar mı acaba diye sormadan edemiyor. Yüzyıllar boyunca pek çok şeyin değiştiğini, 19. yüzyılda ilerleyen bir dalganın referans alınamayacağını düşünenler, Japon Nikkei endeksinin grafiğine baksınlar. 20 yıl sonra endeksin en düşükleri hangi momentumla denediğini ve çok büyük ihtimalle bu diplerin bile nihai dipler olmayacağını düşünerek, diğer borsalarda 2007 zirvelerinden başlayan düşüşlerin nerelere kadar devam edebileceğini tekrar düşünsünler.

Turckey

Aşağıda altın grafiği verilmiştir:
Bu grafik de Altın'ın enflasyona göre düzeltilmiş gerçek fiyatının 650 yıl boyunca nereden nereye geldiğini göstermektedir. Grafik 1998 yılına kadardır. Grafiğin çizildiği tarihten bu yana yaklaşık 11 yıl daha geçmiş ve Altın ons fiyatı bugünlerde yeniden 1000 Amerikan doları üzerine çıkmıştır. Bu şekilde tarihi çıkış hedeflerine doğru devam ettiği görülmektedir.
Bu iki grafiğe bakarak şu soruyu sormak çok abes olmasa gerek: Acaba 17. yüzyılın sonlarında başlayıp günümüzde zirveye ulaşan hisse senedi spekülasyonu, Altın'ın Grand supercycle derecede düzeltme yaptığı 400 yıllık bir dönemin uçuk fantezisi miydi? Eğer öyleyse, 18-19 ve 20. yüzyıllar, çok uzun yıllar boyunca insanlık tarihinin en ilginç ve sıradışı dönemlerinden biri olarak anılacaktır.
Tuncer Şengöz'ün tahmini şudur: Grafiklerde gördüklerimiz, geçmiş dönemlerin hiçbirine benzemeyen bir tarihsel dönemeçte olduğumuzu haber veriyor. Bu dönemecin ne olduğunu çözebilenlerin ayakta kalacağı, çözemeyenlerin müthiş bir hızla tarihin çöplüğüne atılacağı bir dönemin içinden geçiyoruz. Bir çağ kapanıyor; Artık borsa grafikleri, spekülasyon peşinde koşan simsarların değil, tarihçilerin ilgi alanına girmeye yüz tutmuştur.

Turckey

Elliott Dalga Analizi - Fibonacci Analizi ile bir öngörü çalışması.
(Tuncer Şengöz'den özetler)
Tuncer Şengöz, borsanaliz.com sitesinde 26 Ekim 2008 tarihli Not Defteri nde ( Bu günlerde IMKB dahil dünya borsaları dip yapma çalışmasına devam ediyorlardı ve 17 Kasım haftasında da dibi görüp büyük ve hızlı bir çıkışa başladı - IMKB100 TL, 27 Ekim haftası 27800-17 Kasım haftası 20900 değerlerini gördü.) değişik endeks, döviz, bono değerlendirmelerinde bulunduktan sonra, "Piyasanın etkin olduğu, rastgele hareketlerden oluştuğu, öngörülemeyeceği ve hiçbir trend ya da modeli izlemediği iddialarının geçersizliğinin kanıtı, 1930'ların sonunda teorisini Doğanın Kanunu olarak tanıtan Elliott'un ana modeli olan itkinin, Dow Jones Sanayi Endeksinin bir yüzyıllık grafiğinde aynen modelde öngörüldüğü biçimde oluşmasıdır" demektedir. Yazının son kısmında da "En uzun vadede nerelerdeyiz? Neler oluyor?" başlığı altında şu değerlendirmelere devam etmektedir.
Yukarıdaki resim, 1800'den 2005'e kadar, hisse senedi fiyatlarının ne şekilde ilerlediğini gösteriyor. Grafiğin 20. yüzyıla ait olan bölümü Dow Jones Sanayi Endeksi'ne ait. Grafik, daha önceki zamanlara doğru, aynı endeks mantığı ile oluşturulduğu için, dalganın 200 yıllık seyrini kesintisiz olarak yansıtıyor. Bu grafikte 1929 çöküşünün, (IV) olarak etiketlenen dalga olduğu görülüyor. Çöküşte endeks (I)-(III) / (II)-(IV) kanalının dibinden savruluyor, daha sonra tekrar kanalın içine giriyor. Elliott, 1940'lı yıllarda, dalga prensibinin temel ilkelerini duyururken, (IV) no'lu dalgalar kanal dibinden savrulduğunda, (V)'lerin de kanal tepesinden savrulmasının beklendiğini yazmıştı. Tam da Elliott'ın öngördüğü biçimde, hisse senedi fiyatları 1990'lardan itibaren Supercycle dereceli bir yükseliş kanalının tepesinden savrulmaya başladı. Sadece bununla kalsa gene iyi: 1930'lardaki dipten başlayan yükseliş dalgası da, 1980'lerde kanal dibinden savrulduktan sonra 1990'ların sonlarından itibaren kanalın tepesinden savrulmaya başladı. Bu grafiğin anlattığı hikaye çok açık: Hisse senetleri tarihsel ölçekte bir spekülatif çılgınlığın en tepesine savrulmuştu. İnsanlık tarihi boyunca görülmemiş ve bir daha da yüzyıllarca görülmeyecek bir spekülatif patlamanın zirvesine çıkılmıştı.
İşte şimdi o zirveden düşülüyor. Bu düşüşün yakın vadede, yakın seviyelerde sona ermesi bence hayaldir. Dip, çok büyük ihtimalle, en kötümser analistin bile öngördüğünden daha derinde olmalıdır. Ancak bu dibe ulaşmak tahminlerin ötesinde bir zaman sürebilir. Bence bu süre, en az üç neslin ömür süresi kadar olacaktır. (Burada Şengöz, 1700-1800 ve 1900'lü yılları referans alarak söylüyor. Ancak günümüzde hızlanan hayat ve süratlenen değişim bunun en fazla 1-2 nesil süresince gerçekleşebileceğini göstermektedir.) Dalga en dibe vurduğunda da, yeryüzünde yaşayan insanların çoğu, bir zamanlar hisse senetleri üzerinde bu ölçüde spekülasyon yapıldığını çoktan unutmuş olacaktır. Finans tarihçileri dönüp de geriye baktıklarında bizim yaşadığımız çağlarda bu ölçüde hisse senedi spekülasyonu yapılmış olmasına gülüp geçecektir; Aynı bizim 17. yüzyılda lale soğanları üzerine spekülasyon yapılmasına gülüp geçtiğimiz gibi.
İnsan, hisse senedi fiyatlarının ucuzladığını söyleyenlere, tarihin hangi noktasında durulduğunu biliyorlar mı acaba diye sormadan edemiyor. Yüzyıllar boyunca pek çok şeyin değiştiğini, 19. yüzyılda ilerleyen bir dalganın referans alınamayacağını düşünenler, Japon Nikkei endeksinin grafiğine baksınlar. 20 yıl sonra endeksin en düşükleri hangi momentumla denediğini ve çok büyük ihtimalle bu diplerin bile nihai dipler olmayacağını düşünerek, diğer borsalarda 2007 zirvelerinden başlayan düşüşlerin nerelere kadar devam edebileceğini tekrar düşünsünler.
Aşağıda altın grafiği verilmiştir:
Bu grafik de Altın'ın enflasyona göre düzeltilmiş gerçek fiyatının 650 yıl boyunca nereden nereye geldiğini göstermektedir. Grafik 1998 yılına kadardır. Grafiğin çizildiği tarihten bu yana yaklaşık 11 yıl daha geçmiş ve Altın ons fiyatı bugünlerde yeniden 1000 Amerikan doları üzerine çıkmıştır. Bu şekilde tarihi çıkış hedeflerine doğru devam ettiği görülmektedir.
Bu iki grafiğe bakarak şu soruyu sormak çok abes olmasa gerek: Acaba 17. yüzyılın sonlarında başlayıp günümüzde zirveye ulaşan hisse senedi spekülasyonu, Altın'ın Grand supercycle derecede düzeltme yaptığı 400 yıllık bir dönemin uçuk fantezisi miydi? Eğer öyleyse, 18-19 ve 20. yüzyıllar, çok uzun yıllar boyunca insanlık tarihinin en ilginç ve sıradışı dönemlerinden biri olarak anılacaktır.
Tuncer Şengöz'ün tahmini şudur: Grafiklerde gördüklerimiz, geçmiş dönemlerin hiçbirine benzemeyen bir tarihsel dönemeçte olduğumuzu haber veriyor. Bu dönemecin ne olduğunu çözebilenlerin ayakta kalacağı, çözemeyenlerin müthiş bir hızla tarihin çöplüğüne atılacağı bir dönemin içinden geçiyoruz. Bir çağ kapanıyor; Artık borsa grafikleri, spekülasyon peşinde koşan simsarların değil, tarihçilerin ilgi alanına girmeye yüz tutmuştur.